my Cyprus, my Κύπρος, my Kıbrıs

İnsan bir dili nasıl unutabilir?

Bir dili unutmak kolaydır, yeniden öğrenmek ise bazen o kadar kolay olmayabilir.

Çocukluğum dillerle dopdoluydu: İngilizce, Yunanca, Türkçe. Çok şanslıydım gerçekten. Evde İngilizce, babaannemle (ve belki de diğer akrabalarımla) Türkçe ve geri kalan herkesle Yunanca konuşuyordum.

Süreç içerisinde yanlış giden neydi? Bir zamanlar mükemmel konuştuğum Türkçeyi farkına bile varmadan unutturan neydi? Yıllar geçtikçe anladım ki artık bu dile ihtiyacım kalmamıştı. İngilizce ve Yunanca, daha sonra ise Fransızca, yavaş ama istikrallı bir şekilde hayatımı kaplıyordu. Çocuklar, bir dile artık ihtiyaçları kalmadığında umurlarında bile olmadan onun hayatlarından çıkmasına izin veriyorlar.

On yaşına geldiğimde varlığımın o parçası artık silinmişti. Madem ki herkesle Yunanca ve İngilizce konuşabiliyordum Türkçeye ne gerek vardı?

Ancak, ben onu bıraktıysam Türkçe da beni hiç bırakmamıştı. Yapmam gereken tek şey kapının anahtarını bulmakmış. Kapıyı açtığımda dil onca yıldan sonra tıpkı çocukluğumda bıraktığım gibi, orda beni bekliyordu. Gel gör ki her şey bu kadar sihirli bir şekilde olmadı. Ya da belki de hem sihirli ve kolay hem de gerçekçi ve zordu.

Aşağı yukarı iki yıl önce (29 yaşındaydım) Kıbrıs Üniversitesi’nde yoğun kurslara başladım. Heyecanlıydım ve kendimi kararlılıkla bu işe adamıştım.  

Yine de sanki yolunda gitmeyen bir şey vardı. Bir şeyler bana yabancı geliyordu. Hayatımda ilk defa karşılaştığım terimler ve kelimeler vardı. Neden ”siyah” ve ”etek” kelimelerini hatırlamakta o kadar zorlanıyordum? Sonunda farkettim ki ”siyah” yerine ”kara”yı (KT lehçesiyle ”gara”),”etek” yerine ”entari”yi biliyordum. Neden her zaman’dakika’ yerine ‘tayka’ demek istiyordum? Her ikisi de aynı anlama gelse de Kıbrıs Türkçesinde tayka,  Türkçede ise dakika deniyor.

Kursun başlamasından 3 ay sonra her şey hayal ettiğim gibi gitmiyordu. Hâlâ daha dille bağlantı kuramamıştım: kendimi Türkçeyi öğrenmeye çalışan bir yabancı gibi hissediyordum. O zaman Kıbrıs Türk TV programları kürü yapmaya karar verdim. Kıbrıs Türk lehçesini kullanan her türlü programı izlemeye başladım.

Nihayet her şey anlam kazanmaya başlanmıştı; sanki bir düğmeye basılmış ve dili öğrenmem kolaylaşmıştı. Kuşkusuz ki Üniversitede öğrendiğim Kıbrıs Türk lehçesi değildi, fakat en azından bir Kıbrıslı Türk olarak dille bağlantı kurabilecek durumundaydım artık.

Ansızın bazı kelimelerin neden aklıma geldiğini anladım. Fakat Türkçe dersleri sırasında bu kelimeleri bastırmalıydım. Beni asla terk etmemiş olan o kelimeleri ve telaffuzu.

 

Not:

Bugünkü post dille ilgili olduğu için sizinle Peace It Together Network tarafından finanse edilen SharedWords sosyal projesinden bir fotoğraf paylaşmak istiyorum. Bu proje farklı diller – söz konusu durumda Yunanca ile Türkçe – arasında paylaşılan kelimeler üzerinedir. İnsanların, onları birbirine yabancılaştıran farklarda değil rahat hissettiren benzerliklerde odaklanmasını motive etmeyi amaçlıyor.

Daha fazla bilgi için: https://www.facebook.com/Sharedworlds

One thought on “İnsan bir dili nasıl unutabilir?

  1. Sarp Kargı

    Bana sorarsan işin aslı şu ki: Bir dil ta ki içinde yaşayabilene kadar bir şekilde yabancı kalır. Seninkinin zıt örneği olarak: Ankara’da doğup büyüdüm, yani anadilim İstanbul Türkçesi. Her yaz 3 ay anneannemlerin yazlığına gittim ve orada Kıbrıslı Türk bir komşumuz vardı. Yıllarca dediği bazı şeyleri hevesle öğrenmeye gayret etsem de başaramadım (ve şu anda da pek hatırlamıyorum Türkiye’deyken nasıl konuşurdu ama kadıncağızın Kıbrıs’ta evinde kullandığı has dili kulaklarımda çınlar). Tersine şimdi ki şu 7 senem Kıbrıs’ta geçdi, iki lehçeyi da rahatlıknan gullanırım. Bu mücadelen gerçekten de takdire şayan, ama bana sorarsan önemli olan dilin kuralları vs.nin ötesinde senin nasıl o dili ‘yaşamak’ istediğin 🙂

Bir Cevap Yazın