Adın ne değeri var?
Bütün anne babalar çocuğa verdiği adın ilerisi için çocuğun hayatında çesitli emsâller yaratabileceğini bilir. Çocuğa kötü ya da içinde büyüyeceği kültürel çerçeveye uymayan bir adın verilmesi felakete yol açabilir.
Daha sonra ise çevredekiler kişinin adından bir sürü varsayım çıkartmaya çalışabilir. Ancak bu insanın tabiatında var; bir insanın ismini duyduğumuzda etnik kökenini çözmeye çalışırız. Kanımca eritme potasına benzeyen Kıbrısımızda farklı etnik kökenden insanlar var: Kıbrıslı Rumlar, Kıbrıslı Türkler, Maronitler, Latinler, Ermeniler ve hapimizin arasında yaşayan daha niceleri. Bir insanın kökenini isminden çıkarmaya çalışmak alışılagelen bir durumdurdur. Örneğin karakteristik ”-yan”la sonlanan soyadları Ermenilere aittir.
Kısa bir süre önce ‘Echoes from the Dead Zone: Across the Cyprus Divide’* adlı kitapta okuduğum etkileyici bir bölüm, kendi adım üzerine düşünüp kimliğimi nasıl etkilediğini irdelememe neden oldu. Kitabın yazarı Yannis Papadakis, güneyde yaşayan birkaç Kıbrıslı Türk tanıdığı hakkında konuşurken, bazılarının ‘çocuklarını görünmez kılan isimler seçtiği’ne odaklanıyor.
Benim adım Naile Natalie Hami ve onun da bir hikayesi var elbette. Ama izin verirseniz bu konuya daha sonra döneceğim.
Hayatımın çoğunu sadece Natalie Hami olarak yaşadım. Bu bana bir Kıbrıslı Türk olarak göze batmadan adanın güneyinde yaşama olanağını sağladı. Anlayacağınız, alçak uçuşlar sayesinde radara yakalanmadan geçinip gidiyordum.
Fakat kendi kimliğimle yüzleşmeye başlayınca, isimlerimin insanda ne tür izlenimler yarattığı konusunu düşünmeye başladım. Naile Hami insana Ortadoğulu bir kadın olduğum izlenimini verirken, Natalie Hami tamamen farklı bir izlenim yaratıyordu. Biri doğuyu, ötesi ise batıyı işaret ediyor. Natalie Hami bazı Avrupa toplumlarında gözden kaçabilir fakat Naile Hami’nin, en azından Kıbrıs’ta, daha fazla sorgulanacağı açıktır.
Papadakis’e dönecek olursak, benim isimlerimin amacı Kıbrıslı Rum toplumu içerisinde beni görünmez kılmak değildi; ama yine de bu hedefe hizmet etmedi desek yalan olurdu. İki isim çok farklı iki kültürü bir araya getiriyordu: Bir yandan kızına modern bir isim vermek isteyen İrlandalı bir annenin kültürü ile en azından bir torunun büyük babaannesinin adını almasını isteyen bir babanın kültürünü.
Adım da, benim gibi, karma bir evliliğin ürünüdür; bir uzlaşmadır. Benim ve hatta hepimizin, kimliğini oluşturan yönleri anlatmanın yoludur.
Notlar:
* ”Adın ne değeri var? Shakespear’in Romeo ve Jülyet oyunundan bir alıntı. Alıntının devamı ise şöyle:
Adın ne değeri var? Şu gülün adı değişse bile kokmaz mı aynı güzellikte?
*Echoes from the Dead Zone: Across the Cyprus Divide, Yiannis Papadakis, 2005 I.B. Tauris & Co. Ltd